Doğmamış bebekler ,kocaman dünyaya fırlayıp çıktıklarında hazırlıklı olmalrı için nelerin lezzetli olduğunu onlara öğretmeye yönelik, gerçek bir tatlar kokteylinin içinde yüzerler.
Bebeklerin tatlı, ekşi, tuzlu gibi basit tatları fark etmelerini sağlayan dildeki tat tomurcukları hamileliğin on üç ila on beşinci haftaları arasında gelişmeye başlar, ama bizim aldığımız daha karmaşık lezzetlerden çoğu örneğin sarımsakta olduğu gibi, uçucu moleküllerin burundaki koku algılayıcılar üzerinden geçmesi neticesinden oluşur.
Bütün bu tatlar, bir şekilde , anne sütüne geçtikleri gibi ,bebeğin etrafını saran amniyotik sıvının içine de becerirler.
Hamileliğin üçüncü üç aylık döneminde fetüsler yaklaşık bir litre amniyotik sıvıyı büyük ihtimallebeslenmekten ziyade doğdukları zamana hazırlık olması amacıyla solur ve yıutarlar ve bu sıvının büyük bir miktarı ağız ve burundaki tat ve koku algılayıcılardan geçer.
Örneğin sarımsağa karakteristik koku ve tadını veren sülfüröz birleşiklerde olduğu gibi, bazı kokulu moleküller o kadar güçlüdürler ki eğer sarımsaklı bir yemek yemiş olan bir kadından amniyotik sıvı örneği alırsanız , ondaki sarımsak kokusunu duyarsınız.
Yani doymamış bebekler hakikaten annelerin hamilelik sırasın yediklerinin tadını alırlar ve büyük olasıklıkla da onları da onları hatırlarlar. Bazı çalışmalar, hamilelikleri sırasında çok sarımsak veya anason yiyen annelerin bebeklerinin doğumu takip eden ilk günlerde bu tip kokulara ilgi duyduklarını, o kokular alınca aranma veya emme hareketleri yaptıklarını göstermiştir.
0 yorum