Yazımın başlığını yazarken , kendime güldüm.. Yazması ne kolay diye.. Gerçekten emzirmeye başlama , sürdürme döneminde kaygı düzeyim hep yüksekti. Bu da hep işimi zorlaştırdı. Şimdi geriye dönüp baktığımda , kendime şaşıyorum. Neden diye.. Sanırım lohusalık döneminde ortalıklarda cirit atan hormonlardan dolayı..
Biraz emzirme fizyolojisinden bahsedeceğim ki olay daha da netleşsin:
Anne sütü hormonlar ve reflekslerden oluşuyor. Gebelik boyunca salgı bezleri süt yapımına hazırlanır. Doğumdan sonra ki hormon değişiklikleriyle süt yapımı başlar.
Doğumdan sonra ki ilk yarım saatiçerisinde bebek emzirilmeye başlayarak süt üretimi başlatılır. Anne memesi salgı bezleri, destek ve yağ dokusundan oluşur. Salgı dokusunda yapılan süt kanallar yoluyla meme ucuna doğru ilerler.Kanallar aerola yani göğsün kahverengi bölgesinde sütün toplandığı torbacıklar halini alır.Kas hücrelerindeki oksitosin hormonu kasılmayı sağlayarak emzirme esneasında sütün akışını sağlar. Prolaktin hormonu da süt salgılayan hücrelerde süt üretimini sağlar.
Aerola bölgesindeki küçük kabarcıklar ( montgomeri bezleri) emzirme esnasında memenin bebeğin ağzından kaymasını önler.
Anne bebeğini emzirmeye başladığında ya da bebeğini düşündüğünde oksitosin ve prolaktin devreye girerek süt salgılanmaya başalar. Anne sütünde süt üretimini arttıran ya da azaltan bir madde vardır. Meme sütle dolduğunda bu madde sütün salgılanmasını durdurur böylece çok dolu olmanın zararlarından korur.Bebek bir memeden emmeyi keserse , bu meme süt yapmayı da bu sayede durdurur.
O nedenle bebeğimiz emzirirken , bir göğüsten emzirdikten sonra bir daha ki emzirmeyi diğer göğüsten başlamak, bebeğiniz sizi emdikten sonra göğsünüzde süt varsa mutlaka sağmak gerekir..
Oksitosin yukarı da dediğimiz gibi sütün kanallar yoluyla bebeğimize ulaşmasını sağlayan hormondur. Çok utangaç bir hormondur. O nedenle bu hormonu çok utandırmadan, düzenli olarak salgılanmasını, sağlamak çok önemlidir.Ayrıca bu hormon annenin stres durumuyla da çok alakalıdır. Ne kadar çok strese girerseniz hormon daha az salınır ve bebeğinize daha az süt gelir. O nedenle emziren bir anneye her zaman etrafındakiler özellikle eşi ilk günlerde çok destek olmalıdır.
İlk günlerde malesef çevre baskısı çok olacaktır. Emzirsen mama niye vermediğin,mama verdiğinde de sütün yetmiyor mu diye tanıddık -tanımadık herkes bir yorum da bulunacaktır.Benim emzirdiğim dönemde etrafın söylemlerini eşim engelleyerek, bunlara maruz kalmamı engelledi.Sizlerde eşinizden veya sizin yakınınzda bulunan size destek verecek bir kişiden böyle bir yardım talep edebilirisiniz.Bu sizin gereksiz yere strese girmenizi engelleyecektir.
Bunun yanı sıara emzirme dönemindeki beslenme de çok önemli. Emziriryorum diye iki kişilik yemek yemenin gereği yoktur. Bu dönemde 3 lt kadar su içmeniz önemli. Beslenmenizde de çorbalara, şekersiz kompostolara yer verebilirsiniz. Ilık olması da içiceklerin ben de çok yararlı olmuştu.Ayrıca beslenmede ben protein ağırlıklı beslenmiştim.Bol bol yeşillik özellikle koyu yeşil yapraklaı sebzeler ben de çok etkili oldu.Normal diyetime ekstradan 500 kalori ekledim. Bunun içinde diyetisyenden destek aldım.
Emziren annelerin kulladığı bitki çayları da çok işe yarıyor. Bir çok marka da var. Ben Humanna still-tea kullanmıştım.Malt içeceği de etkili olduğu söyleniyor. Fakat ben tadından dolayı bir-iki denemem sonunda kullanamadım. İsterseniz siz deneyebilirsiniz.
Mutlaka ilk günler geçtikten sonra gün içinde kendinize zaman ayırın.Ben de bu çok etkili oldu.
Yukarıdakilerin hepsine ek olarak , bol bol dinlenmek, bebeğiniz uyudukça uyumak, gece emzirmek, emzirme sonrası sağmak, bıkıp-usanmadan sağmak, düzenli emzirmek(Bebeğiniz bir düzene girdikten sonra mümkün oldukça aynı saatler de. )
Ben bebeğim emmeyi öğrenene kadar her istediğinde emzirdim. Düzene girirp,3 saatte bir emzirdiğimde her emzirme sonrası ve emzirme aralarında da sağdım. İlk günlerde sütüm gerçekten stresimden dolayı azken, sağma seansları ve emzirmeler, beslenmeme dikkat edip,kendime de hergün 1 saat kadar vakit ayırmaya başlayarak bu işi başarmış oldum..
0 yorum